Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi’ndeki renk değişimi ile ilgili durumunun deniz suyu sıcaklıklarına bağlı olarak çoğalan algler ile ilgili olduğunu belirterek, “Şu an da gördüklerimiz müsilaj değil ama müsilaj tekrar geri dönecek. Denizi kirletmeye devam ettiğimiz ve deniz ısınmaya devam ettiği sürece müsilaj geri gelecek,” diye uyardı.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi’ndeki deniz suyu renk değişimleri ve artan deniz anası popülasyonuyla ilgili konulara açıklık getirdi. Prof. Dr. Mustafa Sarı, deniz suyu sıcaklıklarındaki artışın ve besin birikmesinin, alglerin hızla çoğalmasına ve deniz ekosisteminin dengesinin bozulmasına neden oluğunu belirtti. Bu durumun temel sebepleri olarak kirlilik ve plansız avcılık yöntemlerini işaret eden Prof. Dr. Mustafa Sarı, 22 maddeden oluşan Marmara Denizi Eylem Planı’nı amasız, fakatsız, lakinsiz acilen uygulamaya geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Deniz suyu sıcaklıkları, havaların da ısınmasıyla beraber hızlı bir şekilde yükselmeye başladı. 2 hafta önce de kuvvetli rüzgarın etkisiyle denizin alt suyu ve üst suyu arasında karışım gerçekleşti. Mesela 30 metre derinlikte suyun 13-14 derece civarında sıcaklığı olması gerekirken 11 derece oldu. Yani yüzey suyu dibe indi, dipteki su da yüzeye çıktı. Bunu takiben ışıksız bölgedeki besinler yüzeye, yani ışıklı bölgeye çıktı ve alglerin çoğalması için zemin hazırlamış oldu. Su sıcaklığı da yüksek olduğundan algler hızla çoğaldı. Denizin rengi önce koyu yeşile, sonra laciverte ve şimdi de yer yer belli yerlerde kırmızıya, turuncuya dönmeye başladı. Şu an Marmara Denizi kıyılarında gördüğümüz renk değişimlerinin nedenlerinden biri budur,” dedi.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, şu an ilkbahar mevsiminde olduğumuzu söyleyerek, “Denize rüzgarla ve akarsularla taşınmış olan polenler söz konusu. Bu polenler alg çoğalmasıyla birleşti ve şu an kıyılarda gördüğümüz turuncu rengin ortaya çıkmasının ikinci nedenlerinden birini oluşturmuş oldu,” diye konuştu.
Denizin renklenmiş olan kısımlarından örnekler aldığını ve laboratuvarda incelediklerini kaydeden Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Ben renklenmiş olan bu kısımlardan örnek aldım. Laboratuvarda inceledik. Yoğun bir şekilde hem polen parçalarını hem de alg çoğalmasını görmüş olduk. Şu an gördüğümüz olay bir müsilaj değil ama aşırı alg çoğalması ve polen birikmesi var,” ifadesinde bulundu.
Çanakkale ve İstanbul Boğazı’nda deniz anası popülasyonu neden arttı?
Çanakkale ve İstanbul Boğazı’ndaki artan deniz anası popülasyonu ile ilgili soruları da cevaplayan Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Alglerin çoğalması sonucu doğal olarak bunların üzerinden beslenen organizmaların da çoğalmasını bekleriz. Denizi kirletiyoruz, kirlenme aşırı besin birikmesine neden oluyor. Besin tuzları alglerin birikmesine neden oluyor. Alglerin çoğalması da onların üzerinden beslenen deniz anası gibi organizmaların çoğalmasına neden oluyor. Bir taraftan da deniz anası gibi türleri yiyecek olan büyük balıkları, yanlış avcılık tekniğiyle ortamdan uzaklaştırdığımız için ortamda bunları tüketen balıklar da yok. Böyle olunca biz her yerde deniz anası görmeye başladık. Bu da bizim denizle kurduğumuz yanlış ilişkinin sonucu. Böyle renklenmeler ve deniz analarının çoğalmasını görmek istemiyorsak denizle kurduğumuz yanlış ilişkiyi değiştirmemiz lazım. 22 maddeden oluşan Marmara Denizi Eylem Planı’nı amasız, fakatsız, lakinsiz acilen uygulamaya geçirmemiz gerekiyor. Denizi kirletmemeliyiz. Marmara Denizi özel bir deniz. 1 litre dahi atığı arıtmadan denize vermemeliyiz. Yeni seçilen belediye başkanlarımıza da seslenmek isterim. Bugünden tezi yok göreve başlayan her başkanımızın birinci önceliğinin Marmara Denizi ile kurmuş olduğumuz yanlış ilişkiyi düzeltmek olması gerektiğinin altını çiziyorum,” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Müsilaj bizim deniz ile kurmuş olduğumuz yanlış ilişkinin bir sonucuydu. Şu an da gördüklerimiz müsilaj değil ama müsilaj tekrar geri dönecek. Denizi kirletmeye devam ettiğimiz ve deniz ısınmaya devam ettiği sürece müsilaj geri gelecek. Sadece zamanı meçhul. Ortaya çıkması kesin bir ekolojik olay olarak önümüzdeki yıllarda yeniden müsilaj ile karşılaşacağımızın altını çizmek isterim,” sözleriyle konuşmasını noktaladı.