Bir hikâye anlatmak istiyorum. Tarih boyunca tekerrürden ibaret olan, klasik ama son derece doğru bir hikâye. Çünkü bu hikayedeki doğru bazen savaşlar kazandıran, bazen aya ayak bastıran, bazen de olimpiyatlarda kupa kazandıran bir olgudur. Peki, o denli önemli olan bu olgu nedir? Siyasetin de olmazsa olmazı, iyi bir ekip çalışmasıdır. İşte tam da bu noktada başka bir doğru daha girer devreye, o da liyakat. Eğer ekibiniz kötüyse kaybedersiniz!
Bu hikâyede yerel seçimler yaklaşmıştı ve mevcut belediye başkanı, kendi partisinden tekrar aday adayıydı. Bu yüzden tabi ki bir sıfır öndeydi ama çok güçlü rakipleri vardı ve adaylık yarışı oldukça çekişmeliydi. Sürecin en başından itibaren çok iyi yönetilmesi, çok iyi algı ve halkla ilişkiler çalışması yapılması gerekiyordu. Özgüven zehirlenmesine asla yer verilmemeliydi.
Bir gün özel kalem, basın-yayın ve halka ilişkiler birimindeki personelle toplantı yaptı. Personele, seçimlerin yaklaştığı ve en ufak bir hatada kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağı, fişinin çekileceği söylendi. Sonra başkanın çekilmiş bir fotoğrafı masaya yatırıldı. Bu fotoğraf yüzünden personel fırçalandı. Sürecin nasıl yönetileceği ve süreç içerisinde yapılacak çalışmalar hiç konuşulmadı, konsensus yapılmadı. Çünkü önemli olan başkanın fotoğraflarda güzel çıkmasıydı.
Başka bir gün başkan makamına geldi. Gün içerisindeki programı hazırdı. Başkan, işletme açılışlarına koşturulacak, halkın içinde olduğu imajı verilecekti ama kentte yaşayanların gündemi tamamen farklıydı. Başkan yapay gündemin içinde yine enerjisini boşa harcarken, toplumun esas gündemi toplu ulaşımdaki sıkıntıydı.
Zaten en başından beri başkana her şey toz pembe gösteriliyordu. Oysa belediye asli görevlerini yerine getirirken bile sorunlar yaşıyordu. Kentte yaşayanlar kentin her yerini saran bozuk yollardan şikâyetçiydi. Pandemi döneminde kolaylıkla üstesinden gelinebilecek bu sorun bile, tıpkı diğer sorunlar gibi göz ardı edilmişti.
Artık aday adayları tamamen netleşmiş ve kıyasıya bir yarış başlamıştı ama başkan için gerekli olan çalışma adaylığı açıklandıktan sonraya bırakılmıştı, yani adaylığının netleşmesi beklenecekti. Rakiplerden gelen eleştiriler dahi göz ardı ediliyor, cevap hakkı kullanılmıyordu. İşte bu noktada özgüven zehirlenmesi üstün basmış oldu. Hatta Başkan, Genel Merkez’in yollarında uykusuz günler geçirirken, belediyede uyuyanlar vardı ama bu başka bir konu…
Ne de olsa tek dertleri başkanın fotoğraflarda güzel çıkmasıydı. Başkan fotoğraflarda güzel çıktı ama hikâye mutlu sonla bitmedi, çünkü başkan aday gösterilmedi.
Hikâyenin devamında seçimler yapıldı ve siyaseten gelen ekip siyaseten gitti. Kimi taş ocağına sürüldü, kimi başka birime…