Düşünün, otobüslerde aileler, kadınlar ve çocuklar var. Ellerinde pala ve döner bıçaklarıyla bir grup insan, masum taraftarları resmen kovalıyor. Çimlerin arasında gizlenerek canını kurtarmaya çalışan bir taraftarın, ailesine kavuşmak için ettiği duaları duyunca insanın yüreği burkuluyor. Tel örgülerden atlayarak kaçanlar, jandarma ve polise sığınanlar… Ve yönetim? Telefonlar açılıyor, aranıyor ama sonuç koca bir sessizlik. 5 Taraftar, kaderine terk edilmiş.
Bandırmaspor yönetimi, o taraftarlar için ne yaptı? Hiçbir şey. Bu insanlar kendi imkanlarıyla Bursa Otobüs Terminali’ne bir şekilde gitmiş, ceplerinde yeterince para var mı yok mu, aç mı tok mu, kimse düşünmemiş. Yönetim, o an orada devreye girmesi gereken ilk mercidir. Ama ne yazık ki Bandırmaspor yönetimi, bu sorumluluğunu yerine getirememiştir.
Daha sonra Bandırmaspor’un Basın WhatsApp grubunda bir açıklama yapıldığı, ancak hemen silindiği görüldü. Resmi bir açıklama geldiğinde ise ne kınama var, ne de taraftarlarının yaşadığı dehşeti dile getiren bir kaç cümle… Sadece “iyi dilekler.” Yönetim, insanlara sanki sıradan bir olay yaşanmış gibi mesajlar veriyor. Peki ya taraftarlarının yaşadığı korku, maruz kaldıkları şiddet, onların yanında olmaları gerektiği gerçeği?
Bu olay, Bandırmaspor yönetiminin zafiyetini gözler önüne serdi. Taraftarı olmadan bir kulüp, sadece bir tabeladır. Bandırmaspor yönetimi, taraftarını yalnız bırakarak yalnızca o insanların güvenini değil, Bandırmaspor’un ruhunu da zedeledi.
Sayın başkan ve yönetim kurulu üyeleri, Bandırmaspor sadece sizin değil. O formayı sırtında bir gururla taşıyan, tribünlerde bağıran, deplasman yollarında ter döken insanların kulübü. O insanların yanında olamıyorsanız, o koltuklarda neden oturuyorsunuz? Taraftar, yalnız bırakılmayı değil, kucaklanmayı hak ediyor. Taraftarların iddialarına göre ve onların gözünde gerçek bir yönetim, böyle anlarda belli olur.
Futbol, yalnızca sahadaki 90 dakikadan ibaret değildir. O maçın ruhunu, heyecanını ve anlamını tribünlerdeki taraftarlar yaratır. Ancak Bandırmaspor’da son günlerde yaşananlar, taraftar-yönetim ilişkisinin ne denli sorgulanır hale geldiğini gösteriyor.
Başkan Serdar Kuter ve Onursal Başkan Onur Göçmez’in sessizliği, işte tam da bu noktada dikkat çekiyor. Ne maç öncesi ne de maç sonrası sosyal medyada bir paylaşım… Hele ki Bandırmaspor taraftarının Bursa’da yaşadığı trajik olaylara dair tek bir cümle bile yok! Oysa bu camianın başındaki isimlerden beklenen, taraftarlarının yanında olduklarını hissettirmek değil midir?
Taraftar, en zor zamanlarında yanında bir yönetim görmek ister. O otobüslerde, tribünlerde bulunan insanlar, Bandırmaspor’a gönül veren, kulübü her şartta destekleyen gerçek kahramanlardır. Ancak yaşanan olaylar sonrası bu insanların maruz kaldığı duruma dair bir destek mesajı dahi görmemek, “Yönetim taraftarının yanında mı?” sorusunu akıllara getiriyor.
Bir kulübün büyüklüğü, yalnızca sportif başarılarıyla değil, aynı zamanda kriz anlarındaki duruşuyla da ölçülür. Bu duruşu sergileyemeyen bir yönetim, yalnızca taraftarını değil, Bandırmaspor’un ruhunu da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalır.
Sayın başkanlar, suskunluk bazen en ağır tepkidir. Ama bu sessizlik, Bandırmaspor camiasına yakışmıyor. Taraftarını yalnız bırakmak, kulübün geleceğine vurulmuş bir darbedir. Gün, taraftarın yanında olma, onların güvenini yeniden kazanma günüdür. Unutmayın, Bandırmaspor’u var eden o insanlardır. Eğer onların sesine kulak vermezseniz, bir gün o koltuklar da sessizleşir.