Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Doç. Dr. Bülent Özmen: İstanbul’da 7’den büyük deprem olasılığı yüksek

Deprem uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, Türkiye’nin en tehlikeli deprem bölgelerini Marmara’dan Ege Denizi’ne uzanan Kuzey Anadolu Fayı ve Erzincan-Bingöl arasındaki Yedisu segmenti olarak belirtti. Özmen, Bursa ve Ankara’nın sanılandan daha yüksek deprem riskine sahip olduğunu vurgularken, İstanbul’da 7’den büyük bir depremin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Deprem uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, Türkiye'nin en tehlikeli deprem

Türkiye, deprem kuşağında yer alan ve yüzlerce aktif fay hattına sahip bir ülke olarak sismik hareketlilik açısından yüksek risk taşıyor. Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin en tehlikeli iki bölgesini Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi’nden Ege Denizi’ne uzanan kısmı ile Erzincan-Bingöl arasındaki Yedisu segmenti olarak açıkladı.

MARMARA VE YEDİSU SEGMENTİ BÜYÜK DEPREM İÇİN BEKLENİYOR

Özmen, Kuzey Anadolu Fayı’nın Erzincan’dan Marmara Denizi içine kadar olan kısmının büyük ölçüde kırıldığını ve bu nedenle deprem olasılığının düşük olduğunu belirtirken, Marmara Denizi’nden Ege Denizi’ne uzanan bölge ile Erzincan-Bingöl arasındaki Yedisu segmentinin sismik boşluk olarak değerlendirildiğini ve bu bölgelerde büyük bir deprem beklendiğini ifade etti.

“Marmara Denizi’nin hem kuzey hem güneyinde kırılmayı bekleyen faylar var. Kuzeydeki kolda deprem riski yüksek. Ayrıca Ege Denizi ve Çanakkale bölgesinde de sismik hareketlilik gözlemleniyor. Bu fayların tamamına yakını tehlikeli”, diyen Özmen, Gemlik Körfezi ve çevresinin de risk altında olduğunu belirtti.

İSTANBUL’DA 7’DEN BÜYÜK DEPREM BEKLENİYOR

İstanbul’da uzun zamandır büyük bir deprem meydana gelmediğini belirten Özmen, 1766 yılında yaşanan büyük depremin ardından yaklaşık 258 yıldır büyük bir kırılma gerçekleşmediğine dikkat çekti.

“Marmara Denizi içinde yaşanacak büyük bir deprem, sadece İstanbul’u değil, kıyı şeridindeki 7 ili, hatta komşu illerle birlikte toplam 11 ili etkileyebilir. Bölge, Türkiye nüfusunun yaklaşık 30 milyonunu barındırıyor ve sanayi üretiminin merkezi konumunda. Eğer yeterli önlemler alınmazsa, 6 Şubat depremlerinde yaşanan kayıpların 4-5 katıyla karşılaşabiliriz”, dedi.

Özmen, Marmara Denizi’nde bulunan Kumburgaz ve Adalar segmentlerinin uzun zamandır kırılmadığını belirterek, bu fayların 7’den büyük bir deprem üretme potansiyeli taşıdığını vurguladı.

BURSA VE ANKARA İÇİN UYARI: SANILANIN AKSİNE DEPREM RİSKİ YÜKSEK

Özmen, Türkiye’de birçok bölgenin deprem riski taşıdığını belirterek özellikle Bursa ve Ankara için önemli uyarılarda bulundu. Bursa’da uzun süredir büyük bir deprem olmadığını ve bölgede yeni keşfedilen diri fayların bulunduğunu ifade eden Özmen, bu durumun tehlikeyi artırdığını söyledi.

Ankara’nın ise genellikle deprem açısından güvenli bir bölge olarak düşünüldüğünü ancak bu algının doğru olmadığını belirten Özmen, şehrin 60-70 kilometre çevresinde büyük deprem üretme potansiyeline sahip faylar bulunduğunu vurguladı.

“Ankara’nın hemen altından diri fay geçmiyor olabilir ama çevresindeki Ezinepazar-Sungurlu Fayı, Tuz Gölü Fayı, Eskişehir Fay Zonu gibi yapılar 7’den büyük deprem üretme potansiyeline sahip. 2020’de İzmir’de yaşanan deprem aslında İzmir’in merkezinde değil, 75 kilometre uzağında meydana geldi. Benzer bir senaryo Ankara için de geçerli olabilir”, dedi.

TÜRKİYE’DE BİNLERCE FAY HATTI VAR, SAYI ARTABİLİR

Özmen, Türkiye’de bine yakın fay hattının bulunduğunu ve bu sayının ilerleyen yıllarda artabileceğini ifade etti. 1992’de yayınlanan ilk diri fay haritasında 135 fay bulunduğunu belirten Özmen, 2012’de bu sayının 500’ün üzerine çıktığını ve günümüzde bine yaklaştığını söyledi.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) 2012’de yayınladığı diri fay haritasının ardından sadece 6 Şubat depremleri nedeniyle kırılan fay hatlarının güncellendiğini, ancak genel bir revizyon yapılmadığını belirtti. AFAD ve üniversitelerle birlikte yeni fayların keşfedilmeye devam ettiğini ancak henüz resmi haritalara eklenmediğini vurguladı.

DEPREM RİSKİ İLE TEHLİKE AYNI ŞEY DEĞİL

Özmen, halk arasında sıkça karıştırılan “deprem tehlikesi” ve “deprem riski” kavramlarına da açıklık getirdi.

“Tehlike, bir bölgede deprem olma olasılığını ifade eder. Ancak deprem gerçekleştiğinde ortaya çıkan kayıp ve zararları içeren durum ise risk olarak adlandırılır. Yani, tehlike sürekli var ama riski azaltmak bizim elimizde” dedi.

İZMİR VE EGE’DE TSUNAMİ TEHLİKESİ

Ege Denizi’nde son dönemde yaşanan deprem fırtınası, bölgede yaşayan vatandaşlarda tsunami endişesi yarattı. Özmen, 1956 yılında Ege Denizi’nde 7’den büyük bir deprem meydana geldiğini ve bunun Türkiye kıyılarında küçük çaplı bir tsunamiyi tetiklediğini hatırlattı.

Bölgede yapılan simülasyon çalışmalarına göre, 6.5 ve üzeri büyüklükteki depremlerin kıyılarda 1.5 metreye varan dalgalar oluşturabileceği belirtildi. Ancak Özmen, Ege’de büyük ölçekli bir tsunami riskinin düşük olduğunu ve AFAD’ın tsunami erken uyarı sistemleriyle önlem aldığını belirtti.

TÜRKİYE DEPREMLE YAŞAMAYI ÖĞRENMELİ

Türkiye’de her bölgenin deprem riski taşıdığına dikkat çeken Özmen, vatandaşların yaşadıkları bölgenin deprem tehlikesini öğrenerek bilinçlenmeleri gerektiğini vurguladı. AFAD’ın Deprem Tehlike Haritası üzerinden E-Devlet şifresiyle bölgenin fay hatlarına yakınlığının incelenebileceğini belirten Özmen, hassas haritaların ise uzmanlar tarafından hazırlanması gerektiğini ifade etti.

Özellikle Marmara, Ege, Doğu Anadolu ve İç Anadolu’nun belirli bölgelerinde büyük deprem beklentisinin sürdüğünü söyleyen Özmen, risklerin azaltılması için yapı güvenliği ve kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini vurguladı