Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nde yaşananlar, artık tesadüflerle açıklanamayacak bir noktaya ulaştı.
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafında, öğrenci yaşam merkezinin bir parçası olarak planlanan alacarte restoran projesi sessiz sedasız iptal edildi yada iptal oldu. Ancak bu durum, yaşananları örtmeye yetmedi.
Çünkü ortada çok daha ciddi bir problem var: İhale yapılmadan bir yerin nasıl olur da birilerine “peşkeş çekilmeye” çalışıldığı iddiaları…
Kamu malı üzerinde kişisel tasarruf yetkisini kendinde görenler, unutmamalıdır ki; orası babalarının malı değil, halkın malıdır!
İhale dediğin şey, kamuoyunun gözleri önünde, adil bir süreçle yapılır.
Kapalı kapılar ardında, eşe dosta, “senin olsun” diye verilen yerler, günü kurtarır belki; ama geride büyük bir utanç bırakır.
Üstelik kampüs içerisinde açılması planlanan bu restoran için kulislerde dillendirilen iddialar daha da vahim:
Pahalı hediyeler, sus payları ve rüşvet söylentileri…
Elbette bunların sadece bir iddia olduğunu umuyoruz.
Ama unutulmamalı: Gerçek, en çok sessiz kalındığında kendini ele verir.
Öğrenciler mi?
Onlar olup biteni endişeyle izliyor.
Bir kampüs, güvenli bir eğitim alanı olmalıydı; halka açık restoranlar zinciri kurulacak bir AVM değil!
Kimin girip çıktığı belli olmayan bir yapının, öğrenci güvenliğini nasıl tehdit edeceği ortadayken, üniversite yönetimi “ticari gelir” hırsıyla öğrencileri ikinci plana mı atıyor?
Tüm bu soruların gölgesinde Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektörü İsmail Boz’a büyük bir sorumluluk düşüyor.
Sayın Rektör, bu iddialar karşısında gerçek bir lider gibi mi davranacak, yoksa sessizliği tercih edip koltuğunu mı koruyacak?
Çünkü artık mesele bir restoran meselesi değildir.
Mesele; şeffaflık, adalet ve kamu hakkına sahip çıkma meselesidir.
Buradan açıkça soruyoruz:
Bu kampüsün sahibi öğrenciler mi, yoksa çıkar peşinde koşan bir avuç seçilmiş mi?
Bandırma halkı ve öğrenciler, kimin malı kime veriliyor bilmek istiyor!
Ve son söz:
Şayet bu iddialar doğruysa, ulusal ajanslara bu haberi gireceğimden kimsenin şüphesi olmasın.. ayrıca sessiz kalan herkes bu ayıbın ortağıdır!
Gökhan DAĞLI