Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bugün onların da günüydü: Narin, Leyla, İkbal, Ayşenur, Özgecan, Münevver…

Kız çocuklarının güçlenmesi için var olan yoksulluk, şiddet, dışlanma ve ayrımcılığın önüne geçilmesini sağlamak amacıyla kutlanan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü, 21 Ağustos’ta boğularak öldürülen Narin’in, 4 Ekim’de bir cani tarafından katledilen İkbal ve Ayşenur’un, 2018’de kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan Leyla’nın, 2015’te minibüste öldürülen Özgecan’ın, 2009’da boğazı kesilerek öldürülen Münevver’in de günüydü.

Kız çocuklarının güçlenmesi için

Dünya Kız Çocukları Günü, kız çocuklarının dünyanın her yerinde karşılaşmakta olduğu toplumsal cinsiyet eşitsizliği, eğitim, sağlık ve sosyal haklara erişim sorunlarına vurgu yapmak amacıyla her yıl 11 Ekim’de kutlanmaktadır.

Bu günün amacı; kız çocuklarının güçlenmesi için yapılan sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi yatırımların arttırılması yoluyla var olan yoksulluk, şiddet, dışlanma ve ayrımcılığın önüne geçilmesini sağlamaktır.

FAKAT…

21 Ağustos’ta Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki evinden çıkan ve Kur’an kursuna giden Narin Güran bir daha evine geri dönemedi.

Narin’in cansız bedeni, 19 gün sonra bir derenin kenarında ve çuval içerisinde bulundu.

Narin‘in 21 ağustos günü saat 15.15’te eve gittikten kısa bir süre sonra, boğularak öldürüldüğü kesinlik kazandı.

Narin’i kim ya da kimlerin öldürdüğü hala araştırılıyor…

VAHŞİCE KATLEDİLEN İKBAL VE AYŞENUR…

İstanbul’da 4 Ekim Cuma günü İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil adlı iki genç kız Semih Çelik tarafından öldürüldü.

Semih Çelik ilk olarak Ayşenur’u ardından Eyüpsultan Surları’nda İkbal Uzuner’i katledip kendisini de surdan aşağı atarak intihar etti.

LEYLA AYDEMİR…

Leyla Aydemir, Ağrı şehir merkezinde yaşayan Şükran ve Nihat Aydemir çiftinin 7 çocuğundan 6’ncısıydı.

2018 yılında Ramazan Bayramı’nı kutlamak için ailece dedesinin yaşadığı Bezirhane köyüne gitmişlerdi. Ancak, 15 Haziran günü küçük Leyla aniden ortadan kayboldu.

Türkiye genelinde geniş çaplı arama çalışmaları başlatıldı ve milyonlarca insan Leyla’nın bulunması için umutla bekledi.

Ne yazık ki, 18 gün sonra Leyla’nın cansız bedeni köyden yaklaşık 3 kilometre uzaklıkta bulundu.

Leyla Aydemir’in Adli Tıp Raporu’nda “Anal ve genital bölge muayenesinde hymen açıklığının 1 cm olduğu, duhule müsait olmadığı, hymen üzerinde belirgin yırtık ya da çentik gözlenmedi. Ancak, posterior forsette (genital bölgede) zorlama izi olabilecek kırmızı renkli lezyonlar olduğu görüldü” ifadeleri yer aldı.

ÖZGECAN ASLAN…

Mersin’in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015’te okuldan çıktıktan sonra evine gitmek için bindiği minibüste öldürülen Özgecan Aslan, kadına yönelik şiddetle mücadelenin simgesi haline gelmişti.

Tutuklu sanıklar Ahmet Suphi Altındöken, babası Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe, yargılama sonucunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

Cinayetin faili Ahmet Suphi Altındöken, Adana F Tipi Kapalı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bir mahkum tarafından 11 Nisan 2016’da öldürülmüştü.

MÜNEVVER KARABULUT…

Münevver Karabulut, 3 Mart 2009’da 18 yaşındayken, Garipoğlu‘nun ailesine ait evde boğazı kesilerek öldürüldü. Karabulut’un cansız bedeni, parçalanmış şekilde gitar kutusuna konuldu ve Etiler’deki bir çöp konteynerine atıldı.

Münevver Karabulut’a ait adli tıp raporunda, vücudunda 29 kesik bulunduğu tespit edildi. Ayrıca raporda başının canlıyken gövdesinden ayrıldığı bilgisi yer aldı. Kesiklerin 13’ünün kafasında olduğu, vücut ve giysilerinde başka bir erkeğin spermlerinin tespit edildiği açıklandı. Ancak DNA testlerine göre spermlerin, otopside başka bir naaştan bulaştığı bilgisi yer aldı.

Uzmanlar, Karabulut’un boynunda V şeklinde iki kesik ve sırtında toprak bulunması gibi delillere dayanarak, cinayetin sadist bir ayinle işlenmiş olabileceğini öne sürdü. Avukat Rezan Epözdemir, cinayetin bir “Yahudi ayini” olan “Mayasız Ayini” belirtilerini taşıdığını iddia ederek bu iddianın mahkeme kayıtlarına geçtiğini söyledi.

Cem Garipoğlu’nun, cesedi babaannesinin Etiler’deki evinin yakınına bıraktığı da ayin iddialarını güçlendiren bir unsur oldu.