Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bursa’da 3 dakika arayla 2 deprem! “Bildiğimizden çok daha fazla fay söz konusu”

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nden

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nden (ZBEÜ) Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Gemlik Körfezi ile Mudanya arasındaki 5.1’lik depremin yaptıkları çalışmaları doğruladığını belirterek, “10-15 sene öncesinde Bursa bölgesindeki faylanmalara dikkat çekmiştik. Mevcut resmi fay haritalarımıza baktığımız zaman, bölgede bazı faylanmalar var ama uydu jeodezisi teknolojisi ile üretilen yer hareketleri haritası, bölgede bilinen fayların ötesinde çok daha fazla faylanmanın olduğunu gösteriyor. Tektonik olarak Türkiye, çok aktif bir bölgenin içerisinde kalmakta. Bu nedenle bildiğimizin çok ötesinde, çok daha fazla faylar söz konusu” dedi.

ZBEÜ Mühendislik Fakültesi Geomatik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Gemlik Körfezi‘nde dün meydana gelen depremlere ilişkin konuştu. Prof. Dr. Kutoğlu, 10-15 yıl önce Bursa bölgesindeki fay yapıları ile ilgili yaptıkları akademik çalışmalara dikkati çekip, “O zaman da Bursa‘da bilinen faylanmaların ötesinde başka yapıların da olduğunu, dolayısıyla o dönemde sürekli Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolunda İstanbul‘a yakın kollarda büyük depremin beklendiği ile ilgili sürekli haberler çıkıyordu. Yaptığımız çalışmalar ile 10-15 sene öncesinde Bursa bölgesindeki faylanmalara dikkat çekmiştik. Bunları da akademik yayın olarak sunmuştuk” diye konuştu.

Gemlik Körfezi ile Mudanya arasındaki 5.1’lik depremin yaptıkları çalışmaları doğruladığını anlatan Kutoğlu, “Mevcut resmi fay haritalarımıza baktığımız zaman, bölgede bazı faylanmalar var ama uydu jeodezisi teknolojisi ile üretilen yer hareketleri haritası, bölgede bilinen fayların ötesinde çok daha fazla faylanmanın olduğunu gösteriyor” dedi.

‘HEM YATAY HEM DE DÜŞEY HAREKET SÖZ KONUSU’

Yaptıkları çalışmada, mevcut haritalarda görülmemekle birlikte Mudanya önlerinden, Armutlu Yarımadası’nın güneyinden geçen ve Gemlik Körfezi‘nin içine dalan 3 ayrı aktif kol belirlediklerini belirten Prof. Dr. Kutoğlu, “Dünkü depremlerin bu 3’lü fay sisteminin içerisinde meydana geldiğini gözlüyoruz. Depremin normal bir yapı gösterdiği söyleniyor. Bizim ürettiğimiz yer hareketi haritalarında, burada hem yatay hem de düşey hareketin söz konusu olduğu gözüküyor. Yatay hareket burada yıllık 4 milimetre kadar. Eğer sadece yatay bileşenli bir deprem üreteceğini düşünürsek, bu birkaç 1000 yılda bir deprem üretir. Düşey hareketler ise her iki tarafta 1,5 santimetre kadar. Eğer sadece düşey hareketten kaynaklanan normal faylanma düşünecek olursak, bu da 300-400 yıl gibi bir süre içerisinde en yüksek depremi üretir. Ama gözlemler, fayların düşey hareketi baskın olmakla birlikte yatay hareket de yaptığını gösteriyor” diye konuştu.

‘SAHADA AYRINTILI ÇALIŞMA YAPILMASINA İHTİYAÇ VAR’

Gemlik Körfezi’ndeki henüz tamamen belirlenememiş faylar ölçüldüğünde; parçalı yapıdaysa 5.1 ile 6 büyüklüğüne kadar deprem üretebileceğini ancak 30 kilometre uzunluğunun üstüne ulaşıyorsa 6 üzerinde deprem üretebileceğini anlatan Prof. Dr. Kutoğlu, “Bunlar acaba parçalı bir faylanma mı yoksa daha uzun bir yapı mı? Onun için sahada ayrıntılı çalışma yapılmasına ihtiyaç var. Tektonik olarak Türkiye, çok aktif bir bölgenin içerisinde kalmakta. Bu nedenle bildiğimizin çok ötesinde, çok daha fazla faylar söz konusu. Bunların bulunması için de iş birliğine ihtiyaç var. Birlikteliğe ihtiyaç var. Öncelikli olarak uydu jeodezisi tekniği ile yer hareketlerinin tespit edilmesi, aktif fayların yerlerinin belirlenmesi, bunların mekanizmalarının çözülmesi gerekiyor. Bunun için de jeolojik ve jeofizik çalışmalara ihtiyaç var. Dolayısıyla büyük bir iş birliğine ihtiyaç var. Onun için de ‘sen, ben kavgası’ yapmadan disiplinlerarası bir yaklaşım ile bu çalışmaların yürütülmesi gerekiyor. Sınırlı sayıda insanla yapılacak çalışmalar ile Türkiye’nin tehlike haritalarını, risk haritalarını on yıllar boyunca güncelleyemeyiz. Ama ülkemizde bu konularda çalışan çok sayıda insan var. Bütün bu insanların emeğinden ve bilgisinden faydalanmak ve ortak bir platformda bu insanları buluşturmak lazım. Ama maalesef bu alan ülkemizde dar bir çerçeve içerisinde tutuluyor ve insan kaynağının tamamından maalesef faydalanamıyoruz” dedi