Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, elektrikte başlayacak olan “az tüketenden az, çok tüketenden gerçek maliyet alınması” çalışmasının doğalgazda da devreye gireceğini söyledi.
Bakan Bayraktar, AKP TBMM Grup Toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Elektrik ve doğal gaz fiyatlarında artış yapılıp yapılmayacağı sorusu üzerine Bayraktar, “Zamla alakalı herhangi bir şeyimiz yok. Ama Türkiye’de elektrik ve doğal gazda çok ciddi şekilde devletimizin desteği var. Bu desteklerimizin gerçekten ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yansıması noktasında; desteğe ihtiyaç duymayan, tüketimi yüksek olan grupların, elektriğin ve doğal gazın gerçek maliyetlerini karşılamasıyla alakalı bir düşüncemiz var.” ifadesini kullandı.
Türkiye’de hane halkı başına ortalama 200 kilovatsaatlik bir tüketimin olduğunu belirten Bayraktar, şunları söyledi:
“Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun yaptığı son düzenlemeyle iki katından daha fazla, yani ayda 417 kilovatsaat tüketimi olan vatandaşlar, konutlar, elektriğin gerçek maliyeti neyse onu inşallah şubat ayından sonra ödemeye başlayacaklar. Yapılan düzenleme esas itibarıyla budur. Dolayısıyla Türkiye ortalamasında tüketim yapıyorsan, 200 kilovatsaat tüketiyorsan ayda 414 lira fatura ödüyorsun. Ocakta da 414 lira ödemeye devam edeceksiniz. Ama normal tüketimin iki katından daha fazla, ayda bin 50 liralık fatura geliyorsa zaten 414 kilovatsaat tüketimi aşıyorsun demektir. Dolayısıyla desteklenecek grupta değilsin demektir.”
Bakan Bayraktar, Türkiye’de 40 milyon mesken abonesi bulunduğunu aktararak, “Bunun sadece yüzde 3’ü, 1,2 milyon abone bundan etkilenebilir. Bunlar da yüksek tüketim grubu olan, evi büyük olan, evinde daha çok elektrikli eşya kullanan, belki elektrikli aracı olan kesim; bunlar da elektrik fiyatını daha maliyetine uygun şekilde ödeyecek. Düzenleme bunu içeriyor.” dedi.
Desteğin gerçekten ihtiyaç sahibi vatandaşlara verilmesi gerektiğine işaret eden Bayraktar, şöyle devam etti:
“Yüksek tüketimi olan kişilerin elektriği demek ki karşılayabilecek mali durumları var. Elbette ki burada istisnalar yapacağız. Camiler, cemevleri… Onlar zaten mesken grubunda. Onlar yine o istisnalarla devam edecek. Öyle özel hassasiyet gösterdiğimiz yerler var ama hakikaten bir desteğe, ilave devletin sübvansiyonuna ihtiyaç duymayan kesimlere de bunu vermenin anlamlı olmadığını düşünüyoruz.”