Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

NASA: Okyanus altında 100 binden fazla dağ keşfedildi

NASA ve CNES ortaklığıyla geliştirilen SWOT uydusu, okyanus yüzeyindeki santimetrelik dalgalanmaları analiz ederek deniz tabanında 100 binden fazla daha önce bilinmeyen dağ ve tepeyi haritaladı.

NASA ve CNES ortaklığıyla geliştirilen SWOT uydusu, okyanus yüzeyindeki santimetrelik

NASA ile Fransız Uzay Ajansı CNES’in ortak projesi olan SWOT (Yüzey Suyu ve Okyanus Topografyası) uydusu, okyanus yüzeyindeki milimetrik yükseklik farklarını analiz ederek, su altındaki jeolojik yapılar hakkında bugüne kadarki en detaylı verileri sağladı. Uydu sayesinde deniz tabanında daha önce keşfedilmemiş 100 binden fazla dağ ve tepe haritalandı.

SWOT uydusu, yeryüzünün yaklaşık %90’ını her 21 günde bir tarayarak, okyanus yüzeyindeki santimetrelik dalgalanmaları hassas şekilde ölçebiliyor. Bu yüzey değişimlerinden yola çıkarak, deniz altındaki yükseltiler ve çöküntüler saptanabiliyor. Araştırmayı yöneten Jeofizikçi David Sandwell ve ekibi, SWOT’un bir yıllık verileriyle, okyanus tabanının yapısını önceki teknolojiye kıyasla çok daha detaylı ortaya koydu.

AY YÜZEY OKYANUS TABANINDAN DAHA FAZLA İNCELENDİ

Bugüne kadar bilim insanları, Ay yüzeyini okyanus tabanından daha ayrıntılı şekilde haritalamıştı. Ancak SWOT’un sağladığı yüksek çözünürlüklü veriler, bu durumu hızla değiştirmeye başladı. Önceden sadece 1 kilometre ve üzerindeki deniz altı dağları tespit edilebiliyorken, SWOT bu sınırı 500 metreye indirdi. Bu gelişme, bilinen su altı dağlarının sayısını 44 binden 100 bine çıkararak büyük bir sıçrama yarattı.

BİYOÇEŞİTLİLİĞİN ANAHTARI: DENİZ ALTI YAPILARI

Bu gizli dağ ve tepeler, okyanus akıntılarını yönlendirerek besinlerin yoğunlaştığı bölgeler oluşturuyor. Bu da derin denizlerde, yüzeyden çıplak gözle görülemeyen ama yaşam açısından zengin “biyolojik vahalar” yaratıyor. Özellikle “seamount” olarak bilinen deniz altı dağları, bu ekosistemlerdeki canlı çeşitliliği için hayati öneme sahip.

ABİSSAL TEPELER GÖRÜNTÜLENDİ

SWOT’un sağladığı bir diğer önemli keşif ise “abissal tepeler” oldu. Scripps Oşinografi Enstitüsü’nden araştırmacı Yao Yu, birkaç kilometre genişliğindeki bu yapıların da net bir şekilde görüntülenebildiğini belirtti. Bu paralel şerit şeklindeki tepeler, tektonik plakaların ayrıldığı noktalarda oluşuyor ve kıtaların geçmişteki hareketleri hakkında ipuçları taşıyor.

2030 YILINA KADAR TÜM OKYANUSLAR HARİTALANACAK

Uluslararası bilim camiası, 2030 yılına kadar Dünya’nın tüm okyanus tabanını sonar teknolojisiyle haritalamayı hedefliyor. Ancak SWOT’un sağladığı veriler, bu süreci büyük ölçüde hızlandırabilir. Araştırmacılar, artık yapıların sadece varlığını değil, aynı zamanda derinliğini ve detaylı morfolojisini de anlamaya çalışıyor.

Jeofizikçi David Sandwell, “Belki 2030 hedefinin tamamına ulaşamayacağız ama SWOT sayesinde bu hedefin çok büyük bir kısmını şimdiden tamamlamış olacağız,” diyerek projenin önemini vurguladı.