Genellikle kendimizi çok beğendiğimiz anlarda bile çekildiğimiz fotoğraflarda bunun tam aksini görürüz. Aynada kendimizi görüp ne kadar beğensek de fotoğrafa baktığımızda hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Peki aslında aynada gördüğümüz mü yoksa fotoğraflardaki görüntümüz mü gerçek?
Her ne kadar sabah dişlerimizi fırçalarken bize bakan yüz karşısında rahat ve alışık olduğumuz kişi olsak da, ayna aslında gerçek biz değiliz. Bu bir yansıma, yani tersten nasıl göründüğümüzü gösteriyor. Kendimizin tersini görmeye o kadar alışmışız ki fotoğraflarda nasıl göründüğümüzü görmek şaşırtıcı olabiliyor. Ve eğer mükemmel bir simetriye sahip bir yüzünüz yoksa, kendinizin fotoğraf versiyonu daha da farklı olabilir.
Yani aynada daha iyi göründüğümüzü düşünsek de, fotoğraflarda gerçekten daha iyi görünüyor olsak bile psikolojik olarak böyle hissetmeye daha yatkınızdır.
Peki eğer aynadaki yansımanız gerçek siz değilse, bu beğenmediğiniz fotoğraflarınızın sizin “gerçek benliğiniz” olduğu anlamına mı gelir? Her ne kadar aynalar asimetrilerin hafifleten ters çevrilmiş bir versiyonunu gösterse de, “resimler asla yalan söylemez” efsanesi de doğru değildir.
Sonuçta, çoğu insan en güzel pozu bulmadan önce birden fazla fotoğraf çekiyor ve genellikle paylaşmadan önce açıların bir ışığın bir kombinasyonu gerekiyor.
Örneğin bir kameranın sadece odak uzaklığını değiştirmek bile başınızın genişliğini bile değiştirebilir.
Ve kameralar sizin 3 boyutlu versiyonunuzu göstermediğinden, gerçek bile olmayan bir gerçekliği sunmak için kameraları “kandırmak” kolaydır. Bu nedenle insanlar yalnızca açılarını değiştirerek bütün fotoğrafın gerçekliğini değiştirebilirler.
Her ne kadar iyi ışık, tüm güzel fotoğrafların anahtarı olsa da, sert bir flaş, özellikle de karanlık bir odada çekilmişse, aslında sizi çok daha kötü gösterebilir. Hatta sert kamera flaşları yüzünüze yedi yıl kadar katabilir.
Kameralar sizi parlak ve cildinizi yağlı göstermenin yanı sıra, gözlerimizin doğal olarak yaptığı gibi aydınlık ve karanlığa uyum sağlayamaz. Kameralar yalnızca parlak noktalara veya gölgelere odaklanabilir ve bu bazen aydınlatmanın pek de hoş olmayan sonuçlar vermesine neden olabilir. Bunun yerine doğal veya dış mekan aydınlatmasına bağlı kalmak iyi bir kuraldır.
Ehliyet veya pasaport gibi bir fotoğraf için poz vermenin nasıl bir şey olduğunu herkes bilir. Fotoğraflar asla güzel çıkmaz ve doğal gülümsemelerimize pek benzemezler. Aynada kendinize baktığınızda rahatlarsınız, kendinize güvenirsiniz ve gülümsemeniz ve doğal davranmanız daha olasıdır.
Fotoğraf çekerken rahatlamak ve başka bir şeye odaklanmaya çalışmak en iyisidir. Bu gergin, zorlama her zaman kötü bir fotoğrafa yol açacaktır.