Soruyorum: Bir kurum, temsil ettiği üyeleri tanımazsa neye hizmet eder?
Bandırma Ticaret Odası, üyeler arasında tanıtıcı, birbirini tanımaya yönelik tek bir etkinlik bile organize etmiyor. Oda çalışanlarının, üyelerin faaliyet alanlarına dair hiçbir fikri yok. Hal böyle olunca, farklı sektörlere ait dış işlerini, üyeyle hiç ilgisi olmayan, hatta zaman zaman başka şehirlerden firmalara verme alışkanlığı sürüp gidiyor. En bariz örnek: Odanın resmi web sitesi… Bandırma’da onlarca yazılım firması varken, site İstanbul menşeili bir firmaya yaptırılmış. Keza toplu bilgilendirme mailleri de yine dış kaynaklı. Peki ya Bandırma’daki firmalar? Onlara sadece “aidat yükümlüsü” gözüyle mi bakılıyor?
Burada kişisel bir not düşmek istiyorum: Ben de Bandırma Ticaret Odası’na kayıtlı bir üyeyim. Yani bu yazıyı dışarıdan bakan biri olarak değil, içeriden gözlem yapan biri olarak kaleme alıyorum. Sadece kendi deneyimim değil, konuştuğum birçok oda üyesinin de ortak görüşü bu:
“Oda üyelerinin bir kısmı sürekli ön planda tutulurken, geri kalan büyük çoğunluk sadece yılda bir aidatla hatırlanıyor.”
Bandırma’da onlarca değerli işletme, markalaşma yolunda çabalarken, onları en çok desteklemesi gereken kurum, bir bakıma seyirci koltuğunda. Temsiliyetin olması gerektiği yerlerde yok, üyelerin arasında ise temas kurmakta yetersiz. Hatta samimiyetle ifade etmek gerekirse; Bandırma Ticaret Odası, kendi üyeleriyle arasında bir bağ kuramamış bir yapı görünümünde.
Şimdi Oda yönetimine düşen görev çok açık:
Artık kimin ne iş yaptığını bilmek, şehir dışından değil şehir içinden iş üretmek, kendi üyeleri arasında bağ kurmak ve bu kurumu “aidat dairesi” olmaktan çıkarıp “ticaretin merkezi” haline getirmek.
Aksi halde üyelerin gözünde, her geçen gün daha fazla güven kaybı yaşayacaklar.