Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

OECD: Türkiye’de büyümenin sürdürülebilirliği tehlikede… Yapısal reformlar kilit önemde

OECD’ye göre Türkiye, son on yılın en hızlı büyüyen OECD ülkelerinden biri olsa da bu büyümenin sürdürülebilirliği tehlikede. OECD’ye göre Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımı düşük, gelir eşitsizliği yüksek ve çevre politikaları yetersiz. Raporda, “Türkiye artık geleneksel büyüme kaynaklarına güvenemez” uyarısı yer alırken “Ekonomik yakınsamada bir sonraki aşama için güvenilir ve istikrarlı bir makroekonomik duruş ile yapısal reformlar kilit önemdedir” denildi.

OECD’ye göre Türkiye, son on yılın en hızlı büyüyen OECD

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2025 Türkiye Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, Türkiye ekonomisi 2022 ve 2023’te güçlü bir büyüme kaydetti ancak 2024 itibarıyla büyüme ivmesi azaldı.

Raporda, uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının makroekonomik istikrarı yeniden tesis ettiği, ancak kalıcı ve dengeli bir büyüme için kapsamlı yapısal reformların gerekli olduğu belirtildi.

OECD, Türkiye’nin geleneksel büyüme kaynaklarının artık yeterli olmadığını şu ifadelerle vurguladı:

“Son on yıldaki hızlı ekonomik büyümenin sürdürülmesi zorlaşacaktır, çünkü Türkiye artık faktör birikimi yoluyla geleneksel büyüme dinamiklerine dayanamayacaktır. Ayrıca dijitalleşme ve iklim değişikliği gibi uzun vadeli zorluklarla da karşı karşıya kalacaktır. Türkiye’nin ekonomik yakınsama sürecinde bir sonraki aşamaya geçebilmesi için güvenilir ve istikrarlı bir makroekonomik duruş ile yapısal reformlar kilit önemdedir.”

Verilere göre Türkiye, 2022’de yüzde 5,3, 2023’te ise yüzde 5,1 oranında büyüdü. Ancak iç talep kaynaklı genişleyici politikaların sonucunda yüksek enflasyon, cari açık, rezerv kaybı ve kur baskısı gibi ekonomik dengesizlikler oluştu. 2023 seçimleri sonrasında para ve maliye politikalarında normalleşme süreci başladı. Merkez Bankası politika faizini yüzde 50’ye çıkarırken, hükümet bütçe açığını azaltmayı hedefleyen bir konsolidasyon planı açıkladı.

2024 yılında büyüme oranı yüzde 3,2’ye gerilerken, iç talep zayıfladı ve kamu harcamaları azaldı. 2025’te ise büyümenin yüzde 3,1 olması bekleniyor.

‘PARA POLİTİKASI, SIKI KALMAYA DEVAM ETMELİDİR’

Enflasyonun 2024 sonunda yüzde 58,5 olarak gerçekleştiği, 2025 sonunda ise yüzde 31,4 seviyesine düşeceği tahmin ediliyor. OECD, para politikasına ilişkin olarak şunu kaydetti: “Para politikası, enflasyon hedefi doğrultusunda sıkı kalmaya devam etmelidir.”

Rapor, kamu harcamalarının verimliliğinin artırılması ve vergi sisteminin sadeleştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. OECD’ye göre, Türkiye’de kamu maliyesi yapısal olarak sınırlı yeniden dağıtım etkisine sahip: “KDV gelirleri potansiyele göre düşük kalmaktadır.”

KADIN İSTİHDAMINDA DÜŞÜK KATILIM

Kadınların iş gücüne katılımı konusu raporda geniş yer buldu. OECD’ye göre, Türkiye hâlâ OECD ortalamasının çok gerisinde. Erken çocukluk eğitimi kapasitesinin artırılması, ebeveyn izinlerinin eşit şekilde yapılandırılması ve iş piyasasında kadınlar için daha esnek koşullar oluşturulması gerektiği belirtildi.

YEŞİL DÖNÜŞÜMDE GECİKME UYARISI

Raporda, Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını azaltma hedeflerine ulaşabilmesi için daha etkin karbon fiyatlaması, kömürden çıkış ve yenilenebilir enerji yatırımları yapılması gerektiği ifade edildi. Mevcut durumda Türkiye’de yalnızca sınırlı bir kısmı karbon fiyatlamasına tabi olan sektörler bulunuyor:

“Türkiye’nin sera gazı emisyonları kişi başına düşük ancak hızla artmaktadır… 2053 net sıfır hedefi için karbon fiyatlandırması ve kömürden çıkış şarttır.”

OECD, Türkiye’nin yenilikçilik performansının OECD ortalamasının altında kaldığını, üniversite-sanayi işbirliğinin yetersiz olduğunu ve yükseköğretimde iş gücü ihtiyaçlarına uygunluk sorunları yaşandığını belirtti:

“Yalnızca üçte bir oranında Türk firması 2018-2020 döneminde bir yenilik uyguladığını bildirmiştir. OECD ortalaması yaklaşık yarıdır.”

DEPREMİN EKONOMİK ETKİSİ

6 Şubat 2023 depremlerinin ardından yapılan değerlendirmede, afetin toplam maliyetinin GSYH’nin yaklaşık yüzde 9’una ulaştığı kaydedildi. Sadece 2023 yılında, depreme ilişkin kamu harcamaları GSYH’nin yüzde 3,6’sına ulaştı.