Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ankara’da düzenlenen IV. Tarım Orman Şurası “Tarım Ekonomisi Atölyesi”nde konuşan Şimşek, ekonomik politikalara ve küresel gelişmelere dair önemli mesajlar verdi. Son dönemde döviz kurundaki hareketliliğe de değinen Şimşek, Türk Lirası’ndaki yüzde 3 ila 3,5 seviyesindeki değer kaybının kısa vadede bazı etkiler yaratabileceğini, ancak bu etkinin kalıcı olmayacağını belirtti. Şimşek, “Lirada nisan ayına özgü sınırlı etkiler olabilir. Ancak orta ve uzun vadede bu oynaklığın kalıcı bir baskı yaratmasını beklemiyoruz. Aksine, dezenflasyon sürecine katkı sağlayacağını öngörüyoruz” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE DÜNYANIN YEDİNCİ BÜYÜK TARIM ÜRETİCİSİ
Şimşek, Türkiye’nin tarım sektöründeki küresel konumunu değerlendirerek, Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’nin dünyanın yedinci büyük tarım üreticisi ve Avrupa’nın lideri olduğunu söyledi.
Bakan Şimşek, Türkiye ekonomisinin üretim modeli hakkında yaptığı değerlendirmede, gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) oluşumunda ihracattan çok iç talebin belirleyici olduğunu vurguladı. Bu durumun, küresel ticaretteki dalgalanmalara Türkiye’nin maruz kalma düzeyini sınırladığını belirten Şimşek, “Gümrük vergilerindeki artışların Türkiye’ye etkisi, iç talep odaklı yapımız nedeniyle diğer ülkelere kıyasla daha sınırlı kalacaktır” dedi.
Şimşek’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Ekonomik güvenlik milli güvenliğin çok önemli bir unsurudur, ekonomik güvenliğin de en önemli boyutu gıda arz güvenliğidir, tarım bir stratejik sektördür ve bizim en çok önem verdiğimiz sektörlerin başında gelmektedir.
Tarım sektörünü önceliklendirmeye devam edeceğiz. Çiftçilere güçlü destek vermeye devam edeceğiz. Tarımda kullanılan kredilerin faizinin yüzde 70’ini Hazine olarak biz destekliyoruz, biz ödüyoruz.
“DÜNYADA EN BÜYÜK SORUN BELİRSİZLİK”
Dünyada karşı karşıya olduğumuz en büyük sorun belirsizlik, sadece ticaret politikalarındaki belirsizlik değil, küresel ekonomi ciddi bir belirsizlik ile karşı karşıya.
Dünyada dengeler değişiyor ve bunun yansımaları bize belirsizlik, oynaklık ve daha karmaşık bir küresel makro arka plan ile bizleri karşı karşıya bırakıyor.
“GÜMRÜK VERGİLERİNİN BİZE YANSIMALARI SINIRLI OLACAK”
GSYH’mizi üretirken ihracat bazlı değil, iç talep bazlı gitmişiz, dolayısıyla bize yansımaları başka ülkelere göre daha sınırlı olacak, çünkü bizde belirleyici olan iç pazardır
Türkiye’nin borcunun milli gelire oranının göreceli düşük olması demek bizim büyüme noktasında potansiyelimizin yüksek olduğunu, bunun önemli bir bariyer olmayacağını ifade etmek istiyorum.
“PROGRAMIN ÖZÜ, KAZANIMLARI KALICI HALE GETİRMEK”
Programımızın bir hedefi var; sürdürülebilir yüksek büyüme ve adil dağılımı, bu hedefe ulaşmak için fiyat istikrarı, yani enflasyonun tek haneye indirmek ve mali disiplin hedefliyoruz. Programın özü kazanımları kalıcı hale getirecek yapısal dönüşüm programı.
“2024 İKİNCİ YARISINDAN İTİBAREN DEZENFLASYON DÖNEMİNE GİRDİK”
Ciddi bir enflasyon sorunu ile karşı karşıya olduğumuz ortada ama önce enflasyonu kontrol altına aldık, kontrol dönemiydi, 2024 ikinci yarısından itibaren dezenflasyon dönemine girdik.
2023 ortalarında 55-60 milyar dolayında cari açık, rezervlerde yetersizlik ve ciddi bir KKM sorunu ile karşı karşıyaydık, program ortaya konulmasaydı enflasyonu nerelere götürürdü analizi gerekiyor.
“EKONOMİDE SON ÇALKANTI KALICI DEĞİL”
Son yaşanan oynaklığın kalıcı bir etki yaratacağını düşünmüyorum. Liradaki yüzde 3-3,5 civarındaki bir değer kaybı dolara karşı, sınırlı bir etkisi nisan ayında olabilir ama orta vadeli 1 yıl ve ötesine baktığımızda orta vadede dezenflasyonisttir.
“ENFLASYONU 2027’DE NİHAİ OLARAK TEK HANEYE İNDİRME HEDEFİMİZ VAR”
Hizmet enflasyonunda katılık var, kiralarda yüzde 25 üst limitini artırdık, eğitimde müdahalemiz söz konusu değil, bunun yansımaları var geçmişten gelen, ama net bir şekilde enflasyon düşüyor ve düşmeye devam edecek çünkü bu bizim en büyük önceliğimizdir.
Enflasyonu bu sene yüzde 19-29 aralığı orta nokta yüzde 24, 2025 yüzde 6-18 aralığı, orta nokta yüzde 2 , 2027’de nihai olarak tek haneye indirme hedefimiz var