Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Yaşlılarımızın Çığlığı: Huzurevlerinin İhmalleri ve Pandeminin Acı Yüzü

Toplumların vicdanı, yaşlılarına verdiği değerle ölçülür. Yıllarını ülkesine, ailesine ve çevresine adayan yaşlılarımız, hayatlarının son demlerinde huzur ve sevgiyle çevrelenmeyi hak ediyor. Ancak ne yazık ki, özellikle son yıllarda huzurevleriyle ilgili duyduğumuz haberler, bu değerlere ne kadar uzaklaştığımızı gösteriyor. Covid-19 pandemisinde yaşanan trajediler ise, bu sorunun boyutlarını tüm açıklığıyla gözler önüne serdi.

Toplumların vicdanı, yaşlılarına verdiği

Huzurevleri, yaşlılarımızın onurlu bir şekilde hayatlarını sürdürebileceği yerler olmalı. Adı üzerinde “huzur” vaat eden bu kurumlar, günümüzde birçok yaşlı için yalnızlık, ihmal ve kötü muamele ile özdeşleşmiş durumda. Türkiye’nin dört bir yanından gelen haberler; yetersiz beslenme, hijyen sorunları, tıbbi ihtiyaçların karşılanmaması ve hatta fiziksel şiddet vakalarını gündeme taşıyor. Bu durum sadece bireylerin değil, bir toplum olarak hepimizin sorumluluğunu sorgulatıyor.

En acı gerçek ise huzurevlerinin sadece fiziksel değil, duygusal bir boşlukla da dolu olması. Bir kenara itilmiş gibi hissettikleri bu ortamda, yaşlılarımız yalnızlığın en derin haliyle baş başa kalıyor. Haftalarca ziyaret edilmeyen, bir sıcak söze hasret kalan bu insanlar, aslında anlatacak onlarca hikayeye, aktaracak bilgeliklere sahip. Ama ne yazık ki, onların sesi dört duvar arasında yankılanıp kayboluyor.

Pandemi dönemi ise bu ihmalleri adeta katladı. Covid-19’un yaşlılar üzerindeki etkisi hızla anlaşılmış olmasına rağmen, huzurevleri bu tehlikeye hazırlıksız yakalandı. Hijyen kurallarının uygulanamaması, personelin koruyucu ekipmandan yoksun bırakılması, hastalık taşıyan çalışanların fark edilmeden yaşlılarla temas etmesi… Tüm bunlar, virüsün bu hassas ortamlarda hızla yayılmasına neden oldu.

İhlas Haber Ajansı’nın yaptığı habere göre Bandırma’da bulunan huzurevinde 25 yaşlının bu ihmaller yüzünden hastalığa yakalanması sebebi ile hastaneye kaldırıldığı ve huzurevinin karantinaya alındığı ayrıca sır gibi saklanan en önemlisi ise kaç kişinin ve kaç yaşlının bu ihmal yüzünden hayatını kaybettiği…

Türkiye genelinde huzurevlerinden gelen toplu vaka ve ölüm haberleri, pandeminin en acı bilançolarından biriydi. Yaşlılarımız, yalnızca sağlık hizmetlerine erişim konusunda değil, temel insan onuruna dair haklarında da ihmal edildi. Çoğu, sevdiklerinden uzak, yalnız bir şekilde hayata gözlerini yumdu. O insanların her biri bir hikayeydi; ancak pandemi döneminde istatistiklerden ibaret hale geldiler.

Bu yaşananlar, sadece sağlık sisteminin değil, toplumsal duyarlılığımızın da ciddi bir sınavdan geçtiğini gösteriyor. Yaşlılarımızı önce ailelerinden, sonra toplumdan koparan bu süreçte, yalnızca huzurevlerini değil, bireysel ve toplumsal sorumluluklarımızı da sorgulamalıyız.

Artık harekete geçmenin zamanı geldi. Huzurevlerini gerçek anlamda “huzur” sağlayan yerler haline getirmek için kapsamlı bir reforma ihtiyaç var. Daha iyi denetim mekanizmaları, eğitimli personel, yaşlıların sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını da gözeten bir yaklaşım şart. Ancak bu değişim sadece kurumsal düzeyde kalmamalı; her birimiz yaşlılarımıza sevgi ve saygıyı yeniden hatırlamalıyız.

Unutmayalım ki, bugün onlara gösterdiğimiz ilgi ve şefkat, gelecekte bize sunulacak olanın aynasıdır. Pandemide kaybettiğimiz yaşlılarımızın hatırasını yaşatmanın en iyi yolu, bu ihmalleri bir daha yaşanmamak üzere tarihe gömmektir. Çünkü onlar bizim geçmişimizdir ve geçmişine sahip çıkmayan bir toplumun geleceği de karanlıktır.

Son olarak pandemi döneminde Bandırma’daki huzurevinde kaç kişinin ihmaller yüzünden hayatını kaybettiğini ve bizlere iletilen tüm şikayetleri araştırmaya başlıyorum.

Gökhan Dağlı